commas,,,, until something stirs,,,,

bir film sonu (gibi)

geçen haftaki ayrıydı, fakat bugünkü terapi çok sertti.

sorunları önemsizleştirmek bizi sorunsuz kılar mı? bu yazı bir iç döküş mü, bir yardım çağrısı mı? kendimi eksik, güçsüz, muhtaç hissettiğimi söylersem bu bazı deneyimleri sorun zannettiğim ve bu sorunları da çok büyüttüğüm anlamına mı gelir? öyle olmadığı halde öyleymiş gibi mi yapıyorum, ve hatta, öyle olmadığı halde öyleymiş gibi yapıyorum ve buna tutunuyor muyum? bu satırları yazmaktan beni alıkoyan ne?

terapiye başlamadan önceleri, sorun olarak tanımladığım deneyimlerle kendi kendime uğraşmaya kalktığım zaman, çok ciddi bir negatif geri bildirim döngüsüne girerken buluyordum kendimi. garip bir şey. kendi kendimi yiyip bitirmek için özenle bir alan hazırlıyormuşum gibi. her şey yolunda ve ben karşı çıkacak bir şey bulamıyorum ve bir sorun yaşadım ve bu sorunu yaşamamın sebeplerini ne kadar imajiner olursa olsun değerlendireceğim ve hiçbir şey yolunda değil, gibi bir şey. garip. sonraları bu değişti, en azından terapistimin de yardımıyla değiştirme kararı verdim ve bu kararın arkasında durmaya özen gösteriyorum.

tırnak içinde de olsa sorun olarak mimlediğim şeyleri eşelemek yerine, terapi konusu diye ek bir mim ile süslüyorum.

bu birkaç açıdan iyi geliyor: öncelikle, sorun olarak gördüğüm şeyler, imajiner veya gerçek, tek başıma göğüslemem gereken şeyler değil. paylaşmanın, paylaşabilecek olmanın getirdiği hafiflik, sorunun altını kırmızı çizgilerle çizip uçsuz nedenselliklerde boğulmaktan özgürleşmek, bir açısı.

öte yandan, bir karar vermek ve bu kararın arkasında durmak ile ilgili de bir iş bu. ne yaparsam yapayım, içimde yapmadığım veya yapamadığım şeylerle ilgili bir ukte hissetmekten çok yoruldum. acaba biraz üzerine düşünsem mi, acaba paylaşsam mı, acaba paylaşmasam mı, bu sorun sadece benim için mi sorun, yoksa başkaları için de bir sorun mu?

dahası, bence burası da belki en kritik tarafı, bir deneyimle karşılaşmak, bu deneyimi sorun olarak mimlemek, bu sorun bir film sonu gibi, artık ötesini bilemeyeceğimiz bir şekilde noktalanmış ve sonsuzluğa yakınsayan bir deneyime işaret edebilir ve bu korkunç, öyle ki, bu sorunu tek başına sırtlanmalısın, cevap aramalısın ve derine inmelisin, daha da derinine inmelisin, öyle derine inmelisin ki bulduğun cevap doğmuş olmak veya yaşamın evrimi veya dünyanın oluşumu gibi bir metafiziğe yakınsamalı ve tek başına sırtlanmanın beyhudeliğini görmeli ve paylaştıkça azalan şeyler üzerine uzun uzun düşünmeli, paylaştıkça daha da büyüttüğünü fark etmeli ve etrafındaki insanlardan herhangi bir deneyimi bir sorun olarak mimleyip bunu kendi kendine ne kadar büyüttüğünü dinlediğin bir diskur sonrası kendini çevrimiçi bir terapide bulmalı ve terapide fark etmeli, anlattığın her şey abartı. anlatmadığın her şey abartı. her kararın yanlış, her kararın eksik, her kararın geçirgen, bir bağlantı, bir eklem.

yoksun bile.

insanları üzdüğüm zamanları insanları mutlu ettiğim zamanlardan daha çok hatırlıyorum, sanırım. insanları mutlu etmek olması gereken bir şeymiş de insanları üzmek sorun olarak mimlenecek bir deneyimin, bir film sonu gibi, artık ötesini bilemeyeceğimiz bir şekilde noktalanmış ve sonsuzluğa yakınsayan bir deneyime işaret edebileceği gibi.

bunları yazdıkça bile daha mı çok büyütüyorum, daha mı çok abartıyorum? “arda, iyi misin?” mi, yoksa “arda, iyisin” mi, yoksa “arda, saçmalama” mı, yoksa “ben iyi değilim” mi, demek istiyorum ve diyemiyor muyum çünkü eğer dersem.

bir film sonu gibi.