commas,,,, until something stirs,,,,

pazar kahvaltısı

2025-04-06 13:18 pazar kahvaltısı, geyik.

söylediğim şeylerden ziyade söyleme şeklime odaklanılması, kendimi bildim bileli hayatımda bir konu.

böyle bir durumla karşılaştığımda verdiğim bazı tepkiler:

buradaki ana farkındalığım, hep (sadece) benim kıçımı yırtıyor olmamdı.

söylediğim şey anlaşılmayabilir abi. hiçbir zaman anlaşılmayacak da olabilir. belki anlaşılmaması geri zekalılık turnusolüdür, belki anlaşılacak bir şey de, anlaşılmaya değer bir şey de yoktur.

ben, öz farkındalık tatavası ışığında, çuvaldızı kendime batırmayı, çuvaldızı kendime batırdığımı göstermeyi alışkanlık haline getirmiş, “biraz da kendine baksana, halimi görmüyor musun???” sorusuyla özetlenebilecek bu çıkışsız döngüyü kendime hayat biçmiştim.

hayatı bu sanmıştım.

hayatta sorunlar çıkar, hayat durur, hayatı durdurmak gerekir, hayatın durması gerekir ve sorun ile uğraşılır. uğraş uğraş uğraş. sorun ile uğraşılır. uğraş uğraş uğraş. sorun ile uğraşılır. uğraş uğraş uğraş.

çözüldü mü? yok. ok. sorun ile uğraşılır. uğraş uğraş uğraş. uğraş uğraş uğraş. uğraş uğraş uğraş. çözüldü mü? yok, ama ok. artık ok. artık yeter. ok. artık ok. ok, ok.

ve hayat devam edebilir ve hayat devam eder ve hayat devam etmelidir. (uğraş uğraş uğraş)

bu yorucu süreç, “galiba hayat yorucu bir şey” gibi bir çıktı vermeye başlayınca, yeni bir stratejinin zamanıydı: yok saymak.

bu sefer de, hayatı bu sanmıştım.

hayatta sorunlar çıkar. hayatta sorunlar çıkar. hayatta sorunlar çıkar. hayatta sorunlar çıkar. hayatta sorunlar çıkar. hayatta sorunlar çıkar.

elim kapıya sıkışır. hayat durur, hayatı durdurmak gerekir, hayatın durması gerekir ve sorun ile uğraşılır. uğraş uğraş uğraş. çuvaldız, çuvaldız, çuvaldız.

yara bere, delik deşik. yazık be.

hayat devam ediyor(muş). tüm güzellikleriyle, tüm iğrençlikleriyle. akıl(sızlık), ahlak(sızlık), tüm falanla, tüm filanla.

erdemliliğin peşinde, bile isteye, kendine zarar vermek, kendinin kötülüğünü istemek, kendine hayatı cehennem kılmak yok(muş). erdemliliğin peşinde, bile isteye, bir başkasına zarar vermek, bir başkasının kötülüğünü istemek, bir başkasına hayatı cehennem kılmak diye bir şey yok(muş).

dolayısıyla, erdemliliğin peşinde, kıçını yırtmak da, yok saymak da yok(muş). erdemliliğin peşinde, kapsamak, onarmak, sür(dür)mek var(mış).

velev ki söylediklerim yanlış, velev ki söyleme şeklim yanlış. parmak sallamadan, cezalandırmadan, yenik düşmeden, (erdemliliğin peşinde) doğru bildiğimi yapacağım. hayatı durdurmayacağım.

az tüketmek coplanamaz. gündemi değiştir(t)me. reklam görmek istemiyorum. kararlılık güçlendirir.

hayat devam ediyor.